Nüfus kavramı; dünya, kıta, ülke, bölge, idari ünite (il, ilçe, bucak gibi) veya bir yerleşme (köy, kasaba, şehir) gibi sınırları kesin olarak belirlenmiş bir alanda, belli bir zaman diliminde yaşayan insanların toplam sayısını ifade eder.
Nüfus, her an değişen, dinamik bir olaydır. Bir yandan doğumlar, diğer taraftan ölümler gerçekleşmekte, göçler yaşanmakta ve insanların nitelikleri zamanla değişmekte, hepsinden önemlisi nüfusun miktarı ve niteliklerinin dağılışında değişiklikler söz konusu olmaktadır.
Nüfusu, her biri kendi bakış açısı ve yöntemiyle inceleyen birçok bilim vardır. Bunların başında demografi, sosyoloji, ekonomi, planlama, tarih, tıp gelmektedir. Yunanca demos (halk, nüfus) ve graphia (yazmak, çizmek) kelimelerinden türetilmiş olan demografi, nüfusun miktar ve yapısı ile bunlarda meydana gelen değişiklikleri konu almaktadır. Demografi, öngörüye dayanan bir bilimdir.
Bir ülkenin nüfusunun nicelik ve niteliği ile ilgili veriler nüfus sayımları yoluyla elde edilir. Böylece nüfusun miktarı, artış oranı, yaş durumu, cinsiyet, çalışan nüfusun sektörlere dağılımı, kır ve şehir nüfusu, eğitim durumu, nüfus hareketleri vb. veriler kullanılarak ülkede planlamalar yapılabilir. Nüfus ve nüfusun özellikleri ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı etkilemektedir.
Bir ülkede yaşayan nüfusun miktarı, yaş grupları, çalışan nüfusun oranı ve bunun sektörlere dağılımı gibi özellikler o ülkenin gelişmişlik düzeyi hakkında fikir verir. Nüfus, az gelişmiş ve gelişmiş ülkeler açısından farklı önem taşır. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğu aşırı nüfus artışı nedeniyle beslenme, açlık, istihdam, eğitim, sağlık, ulaşım ve diğer sosyal hizmetlerin yetersizliği gibi sorunlarla uğraşmaktadır. Buna karşın gelişmiş ülkeler ise nüfus artış hızının düşük oluşu, nüfusun azalması ve özellikle nüfusta yaşlanma sorunuyla karşı karşıya kalmaktadır.
Ülkeler sahip olduğu doğal kaynakları nüfusun oranı ve özellikleri doğrultusunda planlayarak kalkınma planı yapar. Bundan dolayı yapılacak yatırımlar ile nüfus artışı arasında denge sağlanmalıdır. Kalkınma hızına uygun sağlanan nüfus artışı ülkenin ihtiyaç duyduğu iş gücü ihtiyacını karşılar.
Bir ülkede yatırımlar, nüfus artışı ile paralel düzeyde ilerlerse ülkenin gücü de artar. Belli düzeydeki nüfus artışı ile nüfus gençleştiğinden ülke sürekli dinamizm kazanır. Ayrıca genç nüfus gelişime ve yeniliklere daha açık olduğundan üretime katkısı daha fazladır. Nüfus artışının durduğu hatta eksildiği birçok ülkede ise nüfus giderek yaşlanmaktadır. Bu sorunu yaşayan Batı Avrupa ülkeleri ile Japonya gibi gelişmiş birçok ülkede nüfusu artırmaya yönelik çabalar sürdürülmektedir. Buna karşın artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamayan ülkelerde ise sosyal yapıyı zayıflatan çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.