Türkiye’nin Ovaları
Çevresine göre alçakta kalan, akarsuların daha çok biriktirme yaptığı düzlüğe ova denir. Ovalar önemli tarım ve yerleşme alanı olup Türkiye arazisinin yaklaşık 1/ 3’ünü oluşturmaktadır. Çevresine göre daha alçakta bulunan, akarsular tarafından derince parçalanmamış, daha çok toprak birikimlerin görüldüğü geniş düz alanlara ova adı verilir. Ovalar ulaşımın kolay, tarımsal faaliyetlerin yaygın ve nüfusun nispeten kalabalık olduğu yerlerdir. Ülkemiz oldukça yüksek ve dağlık olduğundan ova oluşumlarının yüz ölçüme oranı çok fazla değildir. Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 1 / 3 ü ovalardan meydana gelmektedir. Ülkemizde ovalar oluşumlarına göre üç başlık altında incelenir:
Ülkemizde Oluşumlarına Göre Ovalar
1. Tektonik Ovalar: Fay hattına bağlı olarak ortaya çıkan çöküntü alanlarının alüvyonlarla dolması sonucu tektonik ovalar oluşmaktadır. Fay hatlarına bağlı olarak ortaya çıkan çöküntü alanlarının, akarsular tarafından taşınan alüvyonlar tarafından doldurulması sonucu oluşan ovalardır. Bölgelerimize göre tektonik ovalarımızın dağılışı şu şekildedir: Kuzey Anadolu fay hattında oluşan ovalarımız Marmara bölgesinin güneyi, Karadeniz bölgesi boyunca ve Doğu Anadolu bölgesinin kuzeyinde yer alırlar. Başlıcaları Gönen, İnegöl, Bursa, Yenişehir, Orhangazi, Pamukova, Gemlik, Bolu, Düzce, Tosya, Suluova, Niksar, Taşova, Turhal, Vezirköprü, Erbaa, Erzincan, Erzurum ve Pasinler Ovası şeklindedir. Batı Anadolu fay hattı üzerinde oluşan ovalarımız ise Ege bölgesinde kırık dağlarımızın arasındaki çöküntü alanlarında meydana gelmişlerdir. Kuzeyden güneye doğru şu şekilde sıralanırlar: Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes Ovası. İç Anadolu’da bulunan ovalar ise Ankara, Kayseri, Aksaray, Çubuk, Eskişehir, Develi ve Konya Ovalarıdır. Doğu Anadolu fay hattı üzerinde oluşan başlıca ovalarımız ise Amik, Elbistan, Kahramanmaraş, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Karlıova, Malazgirt ve Erzurum Ovası’dır. Güneydoğu Anadolu da ortaya çıkan başlıca ovalarımız ise genel olarak Suriye sınırı boyunca uzanan Ceylanpınar, Suruç ve Altınbaşak (Birecik) Ovası’dır.
• Kuzey Anadolu Fay Hattı Üzerinde; Gönen, Bursa, İnegöl, Yenişehir, Pamukova, Orhangazi, Gemlik, Bolu, Düzce, Suluova, Taşova, Vezirköprü, Turhal, Erbaa, Niksar,Erzincan, Erzurum ve Pasinler ovası yer alır.
• Batı Anadolu Fay Hattı Üzerinde; Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes ovaları yer alır.
• Doğu Anadolu Fay Hattı Üzerinde; Amik, Kahramanmaraş, Elbistan, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Karlıova, Malazgirt ve Erzurum gibi ovalar yer alır.
• İç Anadolu’da; Ankara, Aksaray, Konya, Kayseri, Eskişehir, Develi, Çubuk ovaları yer alır.
• Güneydoğu Anadolu’da; Ceylanpınar, Suruç, Birecik, Harran (Altınbaşak) ovaları yer alır.
2. Delta Ovaları: Akarsuyun aşındırarak taşıdığı alüvyal malzemeleri deniz kıyısına biriktirmesi sonucu oluşur. Akarsularımızın aşındırarak taşıdığı Alüvyal toprakların denizin fazla derin olmadığı ve akıntıların az bulunduğu yerlerde denizlerimizi doldurması ile oluşan ovalardır. Delta ovası oluşumuna en uygun bölgemiz şelf alanın çok geniş olduğu Ege bölgesi iken delta oluşumunun en zor olduğu bölgelerimiz dağların denize paralel uzandığı şelf alanın dar olduğu Karadeniz ve Akdeniz bölgelerimizdir. Başlıca delta ovalarımız şunlardır:
• Ege Kıyılarında; Büyük Menderes Nehri Balat Ovası’nı, Küçük Menderes Nehri Selçuk ve Efes ovalarını, Gediz Nehri Menemen Ovası’nı, Bakırçay Nehri ise Dikili Ovası’nı oluşturmuştur.
• Akdeniz Kıyılarında; Seyhan ve Ceyhan nehirleri Çukurova’yı, Göksu Nehri Silifke Ovası’nı oluşturmuştur.
• Karadeniz Kıyılarında; Kızılırmak Nehri Bafra Ovası’nı,Yeşilırmak Nehri Çarşamba Ovası’nı oluşturmuştur.
3. Karstik Ovalar (Polye- Gölova): Kalkerli arazinin yaygın olduğu bölgelerde oluşmuş olan ova çeşididir. Elmalı, Kestel, Korkuteli, Tefenni, Acıpayam ve Muğla ovaları karstik ovalara örnek teşkil etmektedir. Akdeniz ve Güney Ege bölgesinin daha çok batısında bulunmak üzere karstik arazilerde polye adı verilen çok büyük erime çukurluklarının içlerinin topraklar tarafından doldurulması ile oluşan ovalarımızdır. Karstik ovalarımızın başlıcaları Denizli -Acıpayam Ovası, Antalya–Elmalı ve Korkuteli Ovası, Muğla Ovası ve Burdur – Tefenni ve Karamanlı Ovası’dır.
Türkiye’nin Platoları
Akarsular tarafından derince parçalanmış, çevresine göre biraz daha yüksekte bulunan hafif engebeli geniş düzlüklere plato adı verilir. Ülkemiz genç oluşumlu olduğundan ve IV. jeolojik zamanda topluca yükselmeye uğradığından platoluk alanlar geniş yer kaplar. Ülkemizde platoların en geniş yer kapladığı yer İç Anadolu bölgesidir. Platoluk sahalar genel itibari ile tahıl tarımı ve küçükbaş hayvancılığa uygun alanlardır. Ülkemizde yer alan platolar oluşum özelliklerine göre dört temel başlık altında incelenir:
Oluşumlarına Göre Platolar
1. Aşınım Düzlüğü Platoları: Aşınma sonucu düzleşen yerlerin akarsular tarafından yarılması sonucu oluşan platolardır. Marmara’da yer alan Çatalca-Kocaeli Platosu ve Karadeniz’de yer alan Perşembe Platosu aşınım platolarıdır. Engebeli alanların uzun zaman boyunca akarsular tarafından aşındırılması ve hafifçe düzleştirilmesi ile meydana gelen platolardır. Türkiye genç oluşumlu arazilere sahip olduğundan bu plato şekline daha az rastlanılmaktadır. Marmara bölgesindeki Çatalca- Kocaeli ve Karadeniz bölgesindeki Perşembe Platosu aşınım düzlüğü platolarının ülkemizdeki örnekleridir.
2. Volkanik Platolar: Lav tabakalarının akarsular tarafından yarılmasıyla oluşan plato çeşididir. Erzurum– Kars ve Ardahan platoları ülkemizdeki volkanik platolara örnektir. Yer altından çıkan lav kütlelerinin tüm yüzeyi kaplaması daha sonra bu tabakaların akarsular tarafından derince parçalanması ile oluşan platolardır. Ülkemizin Doğu Anadolu bölgesinde gerçekleşen volkanik faaliyetler sonucunda oluşan arazilerin akarsular tarafından aşındırılması ile oluşan Erzurum, Kars ve Ardahan Platoları örnektir.
3. Karstik Platolar: Kalker ve jips gibi suda kolay çözünebilen kayaçların bulunduğu arazilerin akarsular tarafından aşındırılması sonucu oluşan platolardır. Akdeniz Bölgesi’ndeki Taşeli Platosu ve Antalya’nın batısındaki Teke Platosu karstik platolara örnektir. Kalker ve jips gibi suda kolay eriyebilen kayaçların yoğun olarak bulunduğu alanlarda bu kayaçların sular tarafından kimyasal yolla aşındırılması ile oluşan platolardır. Bu platoların oluşabilmesi için kalın ve geniş alanları kaplayan kalker tabakalara ihtiyaç vardır. Bu özellikteki araziler Akdeniz bölgesinde geniş alanlar kaplamaktadır. Karstik platolara daha çok Akdeniz bölgemizde rastlanılmaktadır. Antalya ile Mersin arasındaki Taşeli Platosu ve Antalya’nın batısındaki Teke Platosu örnektir.
4. Tabaka Düzlüğü Platoları: Tabaka uzanışı yatay duruşlu olan tortulların akarsular tarafından derin bir şekilde yarılması ile oluşan platolardır. İç Anadolu’da yer alan Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Bozok, Uzunyayla platoları; Ege’de yer alan Yazılıkaya Platosu; Güneydoğu Anadolu’da yer alan Gaziantep ve Şanlıurfa platoları tabaka düzlüğü platolarına örnektir. Eğimli alanlarda yatay duruşlu tabakaların veya tortul kütlelerin zaman içerisinde akarsular tarafından derince yarılmaları ile meydana gelen platolardır. Ülkemizin en büyük ve geniş yüz ölçüme sahip platoları daha çok bu grupta yer alırlar. Tabaka düzlüğü platolarımızın başlıcaları şunlardır: