Atmosferdeki su buharının yoğunlaşması ile oluşan kar, yağmur ve dolu şeklinde yeryüzüne düşen yağışların yeraltına sızması ve suyu sızdırmayan bir tabakanın üzerinde birikmesi ile oluşan sulara yeraltı suları adı verilir. Yeraltı sularının tekrar yeryüzüne çıktıkları yerlere ise kaynak adı verilir.
Yeryüzü şekillerinin özelliklerine ve jeolojik yapısına bağlı olarak Türkiye yeraltı suları ve bunların dışarı çıkması ile oluşan kaynaklar bakımından oldukça zengindir. Ülkemiz yeryüzü şekilleri ve jeolojik yapısına bağlı olarak kaynak çeşitliliği bakımından da oldukça zengindir. Yurdumuzun dağlık ve engebeli yüksek alanları özellikle vadi ve yamaç kaynakları bakımından oldukça zengindir. Bu kaynaklar, suları temiz olduğu için daha çok içme suyu olarak kullanılırlar. Artezyen kaynakları ise daha çok aşındırılmış kıvrımlı yapıdaki ova tabanlarında rastlanılırlar. Artezyen kaynakları iklim koşullarından az etkilenip bol su verdikleri için daha çok tarımsal faaliyetlerde sulama amaçlı olarak kullanılırlar. Özellikle Akdeniz bölgesinde karstik özelliğe sahip Toros dağları üzerinde içerisinde erimiş hâlde bol miktarda kireç içeren karstik kaynaklara rastlanılır. Yer kabuğunun tektonik hareketler ile kırılmalara uğradığı fay hatlarının üzerlerinde ve yakınlarında ılıca veya kaplıca adı verilen fay kaynaklarına rastlanılır.
Doğal koşullara daha az zarar veren, yenilenebilir temiz enerji kaynaklarından birisi de jeotermal enerjidir. Ülkemiz büyük fay hatları üzerinde bulunduğundan sıcaklıkları 20-110°C arasında değişen ve debileri (akım) 2-500 m³/sn arasında değişen yaklaşık olarak bin civarında jeotermal kaynağa sahiptir. Bu nedenle ülkemiz dünyanın önemli jeotermal zenginliğe sahip ülkelerinden birisidir. Tüm dünya’da ve Türkiye’de enerji tüketimi ve enerjiye olan talep sürekli olarak artış göstermektedir. Ortalama her on yılda bir dünya enerji tüketimi iki katına çıkmaktadır. Türkiye’de enerji ihtiyacının karşılanması için yapılan yatırımlar ortalama %8 civarında artış göstermektedir. Fosil enerji kaynakları bakımından zengin olmayan ülkemizde enerji açığının kapatılmasında yenilenebilir enerji kaynaklarından olan jeotermal enerji büyük bir önem kazanmaktadır.
Jeotermal enerjinin kullanılabileceği başlıca alanlar konutların ısıtılması, konutlarda kullanılacak suların ısıtılması, havaalanı pistlerinin ısıtılması, sanayide, tarımsal faaliyetlerde seraların ısıtılması, sağlık hizmetlerinde kullanılması ve elektrik enerjisi üretilmesidir. Ülkemizde jeotermal enerjiden ağırlıklı olarak ısıtma ve sağlık hizmetlerinde faydalanılmaktadır ancak Türkiye’nin elektrik enerjisi açığının kapatılmasında bu kaynaklardan yoğun şekilde faydalanılabilir. Ülkemizde ilk jeotermal enerji üretim tesisi Denizli’nin Sarayköy ilçesinde kurulmuş daha sonra ise Aydın’ın Germencik ilçesinde üretime geçilmiştir. Türkiye de acilen yeni jeotermal enerji üretim tesisleri kurulmalı ve bu kaynaklar ülke ekonomisine kazandırılmalıdır. Ülkemizde jeotermal enerji kaynakları bakımından zengin olan diğer başlıca alanlarımız ise Afyonkarahisar- Sandıklı, Balıkesir-Gönen, Çanakkale, İzmir, Denizli, Ankara-Kızılcahamam, Nevşehir-Kozaklı, Kütahya-Simav, Yalova ve Bursa’dır. İzmir-Balçova, Kızılcahamam, Kırşehir, Gönen ve Simav sıcak kaplıca sularının konutlarda merkezî ısıtma sistemi ile kullanıldığı yerlerdir. Türkiye’de yaklaşık olarak beş milyondan fazla konutu merkezî sistem ile ısıtabilecek jeotermal enerji kaynağı mevcuttur.
Türkiye’nin Yer Altı Suları ve Kaynakları
Yeryüzüne yağmur ve kar şeklinde düşen sular ile buzulların erimesinden oluşan suların yer altına sızması sonucunda yer altı suları oluşur.
Yer altı sularının, doğal olarak, yeryüzüne çıktıkları yere kaynak adı verilir.
Türkiye, arazinin jeolojik yapısına ve yeryüzü şekillerine bağlı olarak oluşmuş yer altı suları ve kaynakları bakımından zengindir. Yurdumuzda vadi ve artezyen kaynakları yaygın şekilde bulunmaktadır. Batı Toroslar’da karstik kaynaklar, tektonik hareketlerin yaygın olduğu sahalarda ise fay kaynakları bulunur.
Dünya enerji tüketimi her on yılda iki kat artmaktadır. Türkiye’de enerji açığına bakıldığında her yıl bir önceki yıla göre %8 daha fazla yatırım yapılması gerekmektedir. Doğaya saygılı, yenilenebilir alternatif enerji kaynaklarından biri jeotermal enerjidir. Önemli bir jeotermal kuşak üzerinde yer alan Türkiye’de sıcaklıkları; 20-110 oC, debileri ise 2-500 m3/sn. arasında değişen 1000’in üzerinde kaynak bulunmaktadır.
Türkiye’de jeotermal enerji özellikle ısıtma ve sağlık alanlarında kullanılmaktadır. Ülkemizde jeotermal kökenli elektrik enerjisi üretimi Denizli-Sarayköy ve Aydın Germencik’te yapılmaktadır. Türkiye’nin diğer yüksek jeotermal enerji potansiyel bölgeleri Çanakkale, Afyonkarahisar-Sandıklı, Kızılcahamam, Gönen, Simav, Kozaklı’dır. Hâlen Kırşehir, Gönen, Simav, Kızılcahamam ve İzmir-Balçova’da sıcak kaplıca suları, merkezi konut ısıtmasında kullanılmaktadır.
Türkiye 5 milyon konutu ısıtacak jeotermal potansiyele sahiptir. Bazı yörelerde seraların ısıtılmasında da jeotermal kaynaklardan faydalanılmaktadır.
Dünya genelinde jeotermal enerji; yüzme havuzlarında, havaalanlarındaki pistlerin ısıtılmasında, organik maddelerin kurutulmasında ve sanayide kullanılmaktadır.
Sularımızdan Gelen Zenginlik
• Balıkçılık: Türkiye; deniz, göl, gölet ve akarsuları ile büyük bir su ürünleri potansiyeline sahiptir. Su ürünlerinin yaklaşık %58’i denizlerden, %42’si iç sulardan sağlanır. Denizlerde avlanan balıkların büyük bir kısmı Karadeniz’den elde edilir. Bu denizi Marmara, Ege ve Akdeniz izler (Grafik 6.9). Ülkemizde hamsi, uskumru ve palamut en fazla Karadeniz’den, sardalye ve kefal ise Ege ve Akdeniz’den elde edilir. İstanbul ve Çanakkale boğazlarında ise Karadeniz’le Akdeniz arasında göç eden balıklar avlanır.
Ülkemiz gerek kıyıları gerekse akarsu boyları ve gölleri ile kültür balıkçılığı için büyük bir potansiyele sahiptir. Japonya, Yunanistan gibi ülkelerde önemli bir sektör olan kültür balıkçılığı, ülkemizde 1980’den sonra önemli bir yer tutmaya başlamıştır.
Türkiye; doğal tatlı su gölleri, barajlar ve akarsular yönünden önemli bir tatlı su balıkçılığı potansiyeline sahiptir. Eğirdir ve Beyşehir göllerinden yakalanan kerevitin, büyük bir bölümü ihraç edilir. Ulubat, Çıldır, İznik gölleriyle Keban, Karakaya ve Seyhan gibi baraj göllerinde balıkçılık yaygındır.
Kültür balıkçılığının yapıldığı akarsu boylarında ve havuzlarda daha çok alabalık yetiştirilmektedir. Akdeniz ve Ege kıyılarındaki dalyanlarda çipura ve kefal üretilmektedir.
• Ulaşım: En işlek limanımız, Orta Doğu ve Avrupa’nın önemli ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul’dur. Çok geniş hinterlandı olan İstanbul Limanı, demir yoluyla Anadolu ve Trakya’ya bağlantı sağlamaktadır. İthal edilen malların büyük bir kısmı İstanbul Limanı’na indirilmekte, oradan yurdumuzun diğer bölgelerine taşınmaktadır.
İzmir Körfezi’nde yer alan İzmir Limanı’nın demir ve kara yolları ile Batı Anadolu’ya bağlantısı bulunmaktadır. Akdeniz kıyısında yer alan Mersin ve İskenderun limanlarında yaş meyve ve sebze ihraç edilmektedir. Karadeniz kıyısındaki limanlar; Zonguldak, Trabzon ve Samsun’dadır. Antalya, Bodrum, Kuşadası, Marmaris ve Kemer yat limanları turistik amaçlara yönelik kurulmuş limanlarımızdandır.
• Baraj: Ülkemiz akarsularından üzerine barajlar yapılarak; sulama, taşkın önleme, içme suyu ve elektrik temini konusunda yararlanılır.
• Turizm: Bazı akarsularımızın havzaları millî ve tabiat parkı olarak belirlenmiştir. Çoruh, Manavgat, Melen, Köprüçay gibi güçlü akıma sahip akarsularımızda akarsu sporları özellikle rafting ve kano sporları yapılır. Tortum, Kapuzbaşı, Manavgat, Gürlevik, Düden, Erfelek gibi şelalelerimiz doğa turizmi açısından ilgi çeken alanlardır.