Dokuzuncu sınıf coğrafya derslerinizde doğal ortamın atmosfer (hava küre), litosfer (taş küre), hidrosfer (su küre) ve biyosferden (canlı küre) oluştuğunu; doğal ortamı meydana getiren hava, toprak, su ve canlıların birbirleriyle sürekli bir etkileşim içerisinde olduğunu öğrenmiştiniz. Yani genel anlamıyla doğa, canlı ve cansız varlıkların oluşturduğu geniş bir kümedir. Canlı ve cansız varlıkların birlikteliğiyle meydana gelen bu kümeye ekosistem adı verilmektedir. Herhangi bir ekosistem içerisinde birbirinden farklı özelliklere sahip bitki ve hayvan türleri ile çeşitli mikroorganizmalar yaşar. Bir bölgede bulunan canlı türlerinin tamamı ile tüm cansız unsurlar, o bölgedeki ekosistemi çeşitlendirir. Ekosistemlerin büyüklükleri de birbirinden farklı olabilir. Yeryüzünün tamamı “Dünya ekosistemi” olarak adlandırılabileceği gibi bir ağaç gövdesi veya küçük bir su birikintisi de ayrı bir ekosistem oluşturmaktadır.
Toprak, hava, su ve tüm canlılar ekosistemin unsurlarıdır. Bu unsurlar, birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlıdır. Bu unsurlardan birinde meydana gelen değişiklik, ekosistemin tüm diğer unsurlarını da etkiler. Örneğin, doğal ya da beşerî herhangi bir sebeple bir gölün sularının fiziksel veya kimyasal özelliklerinin değiştiğini varsayalım. Bu durum ilk olarak gölde yaşayan bitkileri etkiler. Ardından, bu bitkilerle beslenen küçük balıklar ile bu küçük balıkları tüketen diğer büyük balıklar ve balıkçıl kuşlar bu değişiklikten etkilenir.