Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde bir ülkedir. Ülkemizde, 1900 yılından günümüze kadar meydana gelen depremlerde 92 bin insanımız hayatını kaybetmiştir. Ülkemizdeki en tehlikeli doğal afet depremdir ve Türkiye bir deprem ülkesidir.
27 Aralık 1939’da Erzincan’da meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki depremde; 32.962 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 100.000 kişi yaralandı ve 116.720 bina yıkıldı. Bu deprem, Türkiye’nin en büyük deprem felaketlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir. Aynı yerde 1992 yılında meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremde 653 can kaybı yaşanmıştır. 17 Ağustos 1999’da merkez üssü İzmit-Gölcük olan 7,4 büyüklüğündeki Marmara depreminde 17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi, 43 bin 953 kişi yaralandı, 600 bin kişi de evsiz kaldı. Depremin ülke ekonomisine maliyeti yaklaşık 17 milyar dolar olmuştur.
12 Kasım 1999’da Düzce merkezli 7,2 büyüklüğünde bir depremin daha yaşandığı bölgede, ikinci deprem sonucunda da 763 kişi yaşamını kaybetti.
23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van-Erciş merkezli 7,2 büyüklüğündeki depremde 614 kişi hayatını kaybetti. Nüfusun %70’i, sanayi tesislerimizin yaklaşık %90’ı barajlarımızın büyük bölümü deprem riski taşıyan bölgelerde yer alır. Ülkemiz yüz ölçümünün %42’si I. derece, %24’ü II. derece deprem bölgesidir. Dolayısıyla ülkemizin %66’sı deprem tehlikesi olan yerlerdir (Harita10.2). Nüfusumuzun önemli bir bölümünün deprem tehlikesi olan yerlerde yaşadığı düşünüldüğünde, depreme dayanıklı binalar yapılması ve depreme karşı her an hazırlıklı olmamız gerekir.