Ülkelerin gelişmişlik düzeyi daha çok ekonomi ile ilgilidir. Ekonomik duruma bağlı olarak sosyal yaşam ve kültürel yapı da gelişmişliğin ölçütleri arasında yer almaktadır. Bu ölçütlere göre ülkeler gelişmiş ve gelişmekte olmak üzere iki grupta ele alınabilir. Bu ölçütlerden en çok kullanılanı kişi başına düşen millî gelirdir. Bunun yanı sıra eğitim ve sağlık alanına ait bazı veriler (okuryazar oranı, kişi başına düşen doktor sayısı vb.), çalışan nüfusun sektörel dağılımı gibi ölçütler de kullanılmaktadır.
Ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal yapılarındaki farklılıklar nedeniyle gelişmişlik düzeyleri de birbirinden farklıdır. Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi belirlenirken farklı ölçütler kullanılır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özellikleri, ileri düzeyde teknoloji kullanmaları ve çalışanların önemli bir kısmının sanayi ve hizmet sektöründe çalışıyor olmasıdır. Örneğin 2009’da İtalya’da çalışan nüfusun %4’ü tarım, %29’u sanayi, %67’si hizmet alanındadır.
Sanayisi gelişmiş ve yaşam standartları yüksek olduğu için bu ülkelerde enerji tüketimi fazladır. Gelişmiş ülkelerde tarım modern yöntemlerle yapıldığı için tarımsal verim yüksektir. Sermaye birikiminin ve kişi başına düşen millî gelirin yüksek olması, bu ülkelerin önemli özelliklerindendir. Gelişmiş ülkelerde ihraç edilen ürünler içinde daha çok sanayi ürünleri yer alır. İthal edilen ürünler ise daha çok ham madde ve gıda maddelerinden oluşur. Satılan ürünlerin yüksek gelir getirmesi, alınan ürünlerin düşük ücretli ürünler olması gelişmiş ülkelere ticari bakımdan önemli gelirler sağlamaktadır.
Gelişmiş ülkelerde eğitim düzeyi yüksek, sağlık ve eğitime ayrılan ödenekler fazladır (6.1.Fotoğraf). Örneğin 2012 yılı Dünya Bankası verilerine göre Kanada yıllık bütçesinin %11,2’sini, Japonya %9,3’ünü sağlık alanına ayırırken Endonezya’da bu oran %2,7’dir. Eğitim alanına ayrılan bütçe oranı ise Kanada’da %5,5, ABD’de 5,6 iken Pakistan’da bu oran %2,4’tür. Bu tür ülkelerde işsizlik oranı düşük, nitelikli iş gücüne olan ihtiyaç yüksektir. Gelişmiş ülkelerde doğal nüfus artış hızı düşüktür ve bazı ülkelerde de nüfusun artmaması, hatta azalması önemli bir sorundur. Doğum oranı düşük, ortalama yaşam süresi uzun olduğundan yaşlı nüfus oranı yüksektir.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerden göç alırlar. Bu ülkelerin özelliklerinden biri de şehirleşme oranının yüksek ve şehirlerde altyapı sorununun büyük ölçüde çözülmüş olmasıdır. Gelişmiş ülkelerde beslenme yeterlidir ve aşırı beslenmeden kaynaklanan hastalıklar görülmektedir. Kişi başına düşen gazete, dergi ve kitap okuma oranı fazla; sosyal ve kültürel etkinlikler ise yüksek düzeydedir. Gelişmekte olan ülkelerde üretimde kullanılan teknoloji yetersizdir.
Ülkede sanayi gelişmekte, tarımsal alandaki nüfus azalmakta ve köyden kente göçler artmaktadır. Tarımsal üretim birinci derecede doğa koşullarına bağlıdır. Bu nedenle verimde yıllara göre dalgalanmalar görülür. Üretimde teknolojinin kullanımı yetersiz olduğu için insan gücüne duyulan ihtiyaç fazladır. Sermaye birikimi yetersiz, kişi başına düşen millî gelir azdır. Sanayi fazla gelişmemiş ve yaşam standartları düşük olduğu için enerji tüketimi de azdır (6.2.Fotoğraf).
Bu ülkeler daha çok ham madde ihraç eder ve sanayi ürünleri satın alırlar. Örneğin Sudan’ın sattığı malların başlıcaları; ham petrol, pamuk, yer fıstığı, susam ve canlı hayvanlardır. Japonya’nın en çok ihraç ettiği ürünler ise demir, çelik, makine ve motorlu araçlardır. Gelişmekte olan ülkeler, yüksek gelirli ürünler alır, düşük gelirli ürünler satarlar. Bu nedenle sürekli olarak dış ticaret açıkları oluşur. Bu tür ülkelerde doğal kaynakları değerlendirmek için ülkenin olanakları yeterli değildir. Ekonomik bakımdan gelişmiş ülkelere bağımlılık ileri düzeydedir. Gelişmişliğin Bir Ölçütü: İnsani Gelişme Endeksi Ekonomik gelişmeye rağmen sosyal sorunların çözülememesi üzerine ekonomik büyüme ve insani gelişme arasında ilişki kurulmuştur. Bu amaçla ülkeler arası sosyoekonomik gelişmişlik düzeyini yansıtan İnsani Gelişme Endeksi (İGE) Birleşmiş Milletler Kalkınma Planı (UNDP) tarafından 1990 yılında İnsani Gelişme Raporu (İGR) ile yayınlanmaya başlamıştır.
İnsani gelişme raporundaki temel ölçütler şunlardır:
• Ortalama ömür uzunluğu
• Okuryazar oranı
• Eğitim ve yaşam düzeyi
• Satın alma gücü
• Okullaşma oranı
• Siyasi özgürlük
• Garanti altına alınmış insan hakları
• Öz saygınlık
Her yıl Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan raporda belirli bir endeks kullanılmaktadır. 0,5 endeksinin altındaki ülkeler gelişmemiş olanlardır. 0,5 ile 0,8 arasındakiler az gelişmiş, 0,8’in üzerindekiler ileri düzeyde gelişmiş ülkelerdir. Örneğin 2012 yılı endeksine göre 0,5 altındaki ülkelerin tamamına yakını Afrika’da, 0,8 üzerindeki ülkelerin önemli bir kısmı ise Kuzey Amerika, Avrupa, Okyanusya ve Doğu Asya’da bulunmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde işsizlik oranı yüksektir ve nitelikli iş gücüne fazla ihtiyaç yoktur. Doğal nüfus artış hızı yüksektir. Doğum oranı fazla, ortalama yaşam süresi kısa olduğundan genç nüfus oranı yüksektir. Ülke içinde ve ülke dışına yoğun göçler yaşanır. Bu ülkelerde şehirleşme oranı düşüktür. Örneğin 2012 yılında Afganistan’da %24, Gine’de %35, Haiti’de %52 olan şehirleşme oranı İsveç’te %85, İsviçre’de (6.3.Fotoğraf) %74’tür.
Gelişmekte olan ülkelerde şehirleşme oranının az olmasının yanı sıra alt yapı yetersizliği, plansız kentleşme, trafik, sosyal hizmetlerin yetersizliği gibi sorunlar yaşanmaktadır. Bu ülkelerde kişi başına düşen gazete, dergi ve kitap miktarı da azdır.