Doğal Kaynakların Kullanımı ve Çevre Planlaması

Günlük yaşamımızda plan yapmanın önemini hepiniz biliyorsunuzdur. Okul hayatınız boyunca çalışma tarzınıza uygun bir plan yapmak ve yaptığınız bu plana uygun bir biçimde hareket etmek başarının da anahtarı değil midir? Planlı hareket etmeyi alışkanlık hâline getirdiğinizde bunun faydalarını ileride sahip olacağınız iş hayatınızda da göreceksiniz. Yaşam için vazgeçilmez öneme sahip olan doğal kaynakları kullanırken de belli bir plan çerçevesinde hareket edilmesi gerekir. Planlama sayesinde hem doğal kaynaktan en verimli biçimde yararlanmış hem de doğal kaynağı kullanırken çevreyi de korumuş oluruz. Önceki konularımızdan da hatırlayacağınız gibi, sadece plan yapmak doğal kaynağın verimli kullanımı açısından yeterli değildir. Bu planın aynı zamanda çevreyle uyumlu ve ileriye dönük olması gerekir. Bu sayede doğal kaynaklarımızı gelecek nesillere aktarmak ve onlara yaşanabilir bir çevre bırakmak mümkün olacaktır.

Çevre, insanların diğer canlı varlıklarla ve cansız unsurlarla birlikte yaşadığı bir ortamdır. İnsan, bu ortamdan yararlanarak yaşamını devam ettirir. Bu nedenle çevremizi meydana getiren canlı ya da cansız tüm doğal kaynakların korunmasını sağlayacak önlemler alınması gerekmektedir.

Bir doğal kaynağın kullanımıyla ilgili planlama yapılırken üç temel unsur göz önüne alınmalıdır. Bunlar ekonomik, sosyal ve çevresel unsurlardır. Doğal kaynak kullanımıyla ilgili olarak birbirlerini etkileyen ve birbirlerinden etkilenen unsurlar, doğal kaynağın kullanım derecesini belirler. İlk olarak doğal kaynağın ekonomik boyutunu ele alalım. Belli bir sermayeye sahip bir maden işletmecisi olduğunuzu düşünün. İşletmenizde çalışan araştırmacılar, bir alanda taş kömürü yatağı tespit ediyor. Ancak bu yatak yerin oldukça derinliklerinde ve rezervi de oldukça az.

Doğal kaynak kullanımının planlanmasında ekonomik unsurların yanı sıra sosyal ve çevresel unsurlar da dikkate alınmalıdır. Doğal kaynağın çevresinde bulunan yerleşmeler ile bölgedeki toplam nüfus ve halkın sosyokültürel yapısı planlamanın sosyal boyutunu oluşturur. Çevresel planlamada ise doğal kaynak kullanımının canlı ve cansız çevreye vereceği zararlar göz önüne alınır. Bir doğal kaynağın kullanımı uzun vadede çevreye büyük zararlar verecekse o doğal kaynak işletmeye açılmamalıdır.

Verimli bir doğal kaynak kullanımı, Şema 7.2’de de gösterilen üç temel unsur ve bu unsurların etkileşimiyle doğrudan bağlantılıdır. Yani, doğal kaynağın kullanımında ekonomik verimlilik, sosyal etki ve çevre duyarlılığı ön planda olmalıdır. Böylece doğal kaynak kullanımında en önemli unsur olan sürdürülebilirlik yani devamlılık sağlanır.

Doğal kaynakların plansız bir biçimde kullanılması hem ekonomik hem sosyal hem de çevresel açıdan telafi edilmesi zor sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Günümüz dünyasında özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler, orman ve su kaynaklarını plansız bir biçimde kullanmakta ve bu durumun sonuçları bu ülkeleri olumsuz yönde etkilemektedir.

Yağmur ormanlarına sahip birçok ülke bu doğal kaynaklarını büyük bir hızla ve plansızca yok etmektedir. Endonezya ve Malezya, bu ülkelere örnek olarak verilebilir. Bu iki ülkenin topraklarının bulunduğu Borneo Adası, yağmur ormanları tahribatının, katliam boyutunda yaşandığı yer olarak anılmaktadır. 1950 yılında adanın neredeyse tamamını kaplayan yağmur ormanları, 1950 yılından itibaren adadaki hızlı nüfus artışı ve kereste ihracatı nedeniyle büyük oranda yok olmuştur. 2010 yılı itibarıyla yağmur ormanları Borneo Adası’nın yalnızca %35’ini kaplamaktadır (Harita 7.3).

Bazı ülkelerde ise tarımsal faaliyetler amacıyla su kaynakları plansız bir biçimde kullanılmaktadır. Bu durum bazı çevre felaketlerinin de yaşanmasına neden olmaktadır. Kazakistan ile Özbekistan sınırında yer alan ve bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük gölü olan Aral Gölü bu duruma örnek olarak verilebilir. 1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği döneminde, bölgede daha fazla pamuk üretmek amacıyla gölü besleyen büyük nehirlerin suları pamuk tarlalarını sulamak için kullanılmış ve Aral Gölü günümüzde çok büyük oranda su varlığını yitirmiştir (Harita 7.4).