Su canlılar için vazgeçilmez bir yaşam sıvısıdır. Tatsız, kokusuz ve akıcı bir maddedir.
Yeryüzündeki suyun % 98’i sıvı, % 2’si ise gaz hâlindedir. Suyun varlığı yeryüzünde deniz, okyanus, göl, akarsu gibi cansız sayılan çevre elemanlarında kabul edilse de canlıların vücutlarındaki suyu da unutmamak gerekir. Canlılar bedenlerinin % 70’inde su barındırır.
Bazılarında bu oran % 90’a kadar çıkar. Su canlılarda birçok biyolojik faaliyeti gerçekleştirir. Su ile bitkilerin tohumları çimlenir, fotosentez yapılır, solunum ve büyüme sağlanır. Hayvanlarda da bu durum bitkilerden pek farklı değildir. Onlar da suyu, biyolojik aktivitelerinin (sindirim, dolaşım, boşaltım vb.) gerçekleşmesinde kullanır. Hayvanlar için susuzluğa dayanmak, açlığa dayanmaktan daha zordur.
Su, ısıyı tutma kapasitesine sahip bir çevre elemanıdır. Termal özelliğinden dolayı geç ısınıp geç soğur. Okyanus, deniz gibi büyük su kütleleri ısıyı tutarak ani sıcaklık değişimini engeller. Böylece suda yaşayan canlılar için sabit bir sıcaklık aralığı mevcut olur. Çok düşük sıcaklıklarda bile su kütlesi yüzeyden dibe doğru donduğundan canlıların yaşamasına olanak sağlanır.
Su, bitki ve diğer canlıların yaşamında önemli bir yaşamsal faktör olmasının yanında diğer çevre elemanları için de oldukça önemlidir. Örneğin, yağmur şeklinde yeryüzüne inen su damlacıkları havada bulunan kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi önemli maddeleri de sürükleyerek toprağın gübrelenmesini sağlar. Böylece toprak beslenerek verimli hâle gelir.
Suyun insanoğlu üzerindeki bu eşsiz varlığı, yine insanoğlu tarafından zedelenebilmektedir. Özellikle suya salınan sanayi atıkları, suyun doğal kimyasını bozarak canlı yaşamını tehdit eder. Su kirliliği, o suda yaşayan canlı türlerinin yok olmasına kadar varabilen sonuçlar doğurabilir.