Toprak, yerkabuğundaki büyük kayaların aşınması sonucu oluşan ve içerisinde sürekli devam eden fiziksel, kimyasal ve biyolojik olayları barındıran, yeryüzünü bir örtü gibi saran tabakadır.
Dört temel katmandan oluşur. En üstü tarım yapılan katman olup humustan zengindir. İkinci katmanda ise canlı hayatı söz konusu değildir. Bu katmanda tarım yapılmaz. Üçüncü katmanda ana kayaya ait parçalar bulunur ve zamanla ikinci katmana ayrışır. Son katman da ana kayadan oluşmuştur.
Canlıların % 90’ının beslenmesi toprak ile sağlanır. Bir gram toprağın içinde milyonlarca mikroorganizma bulunur ve bu mikroorganizmalar ekosistem zincirinin önemli halkalarından biridir. Toprakta mikroorganizmalarla beraber çok sayıda solucan, böcek, kemirgen, mantar gibi canlılar yaşamaktadır. Hepsinin rolü birbirinden farklıdır ve birbirini tamamlar.
Torağın bileşenlerini; % 40 ile mineral maddeler, % 10 ile organik maddeler, % 25’er oran ile su ve oksijen oluşturur. Organik maddeler toprağın veriminde oldukça önemlidir. Toprak bu organik maddeler ile canlılar sayesinde buluşur. Canlılar şeker, yağ, protein gibi organik maddeleri toprağa bırakır. Bu maddeler de ayrıştırıcılar tarafından parçalanır.
Ayrıştırıcıların topraktaki organik maddeleri tam olarak ayrıştıramadığı hâline humus denir. Humus hâlindeki toprak en verimli olduğu safhadadır. Çünkü bu aşamada hem mikroorganizmalara besin sağlar hem de enerji doludur. Topraktaki organik madde miktarı, o toprağın su tutma kapasitesi ile de yakından ilgilidir. Suyun toprakta tutunması tohumları korur, çimlenmeyi sağlar hatta yağmurla yüzeye inen suyun akıp gitmesine engel olarak erozyonu önler. Bu kadar hayati önem taşıyan toprağın oluşumu aslında oldukça zordur. 1 cm kalınlığındaki toprak ancak birkaç yüzyıl içersinde oluşabilir. Oluşumunun bu denli zor olmasına rağmen toprağın metallerle kirletilmesi ve erozyona uğraması toprağı verimsizleştirir ve akabinde de yok olmasına neden olur.