Coğrafyanın tarihsel gelişimi, eski Yunanlılar, Arap filozoflar ve Roma’nın katkıları çerçevesinde incelenmelidir. Coğrafya biliminin teknoloji ile buluşana kadar yaşadığı gelişme ile teknoloji sonrası gelişme de ayrı ayrı değerlendirilebilir.
Coğrafya biliminin adı iki Yunan kelimesinden türetilmiştir: yer anlamına gelen geo ve yazmak anlamına gelen grafo. Coğrafya yeryüzünü tasvir eden bilimdir.
XIX. yüzyılın başlangıcından, XX. yüzyılın ortalarına kadar bu bilim dalına yaygın olarak yerçizimi denmiştir. Ancak, Coğrafya daha geçen yüzyılın ortalarından itibaren Dünya’daki nesneleri ve olguları tasvir etmekten vazgeçmiştir.
Günümüzde Coğrafya, Dünyayı bilimsel açıdan ele alarak, doğayı bir bütün olarak incelemektedir. Bilimsel gözlemlere göre Coğrafya genç bir bilim dalı olarak algılansa da, gerçek başkadır. Coğrafya, toplumun ve insanlığın gelişimine paralel olarak uzun zaman gelişmiştir. Bu ise Coğrafyanın gelişimi daha ilk insan toplulukları zamanından beri başladığı anlamına geliyor.
Coğrafyanın Tarihsel Gelişimi
Coğrafya sistematik olarak ilk defa, coğrafya felsefesini geliştiren eski Yunanlılar tarafından incelenmiştir; Thales, Herodot, Eratosthenes, Aristoteles, Strabon ve Batlamyus coğrafyaya büyük katkılarda bulunan filozoflardır.
Roma’nın coğrafyaya katkısı, önceden bilinmeyen toprakların araştırılması ve haritalanmasında oldu. Yunan coğrafi öğrenimi, Orta Çağ boyunca Araplar tarafından sürdürüldü ve geliştirildi. İdrisi , İbn Battutah ve İbn Haldun gibi önde gelen Arap coğrafyacıları, dünya hakkındaki bilgilerini artırmak amacıyla yoğun bir şekilde seyahat ettiler. Marco Polo’nun yolculukları Orta Çağ’ın ikinci yarısında Müslüman dünya dışında coğrafi ilginin canlanmaya başlaması ile oldu.
Modern Coğrafya Dönemi
Avrupa’da Rönesans’la birlikte, keşif yolculuklarına ve büyük keşiflere yol açan dünyanın bilinmeyen bölgelerini keşfetme arzusu oluştu. Bununla birlikte, bu çabaları teşvik eden, gerçek bir bilgi arayışından çok ticari ilgiydi.
Modern coğrafya dönemi 18. yüzyılın sonlarına doğru Alexander von Humboldt ve Carl Ritter’ın eserleriyle başladı.
Coğrafyaya iki temel yaklaşıma sahiptir: Humboldt’un ardından sistematik ve Ritter’ın ardından bölgesel yaklaşım.
Gelişen ulusal coğrafya okullarından en etkili olanları Alman ve Fransız okullarıydı. Esas olarak fiziksel coğrafya ile ilgilenen Alman okulu, bilimsel ve analitik bir yazı stili geliştirdi. Fransız okulu, anlaşılır ve akıcı bir şekilde sunulan açıklayıcı bölgesel monografileriyle tanındı; insani ve tarihi coğrafya onun gücüydü. Vurgu, yaklaşımlar ve bakış açıları arasında birkaç kez kaymış olsa da, karşılıklı bağımlılıkları tüm coğrafyacılar tarafından kabul edilmektedir.
Coğrafyanın Teknoloji İle Buluşması
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana, coğrafya, diğer disiplinler gibi, modern teknolojinin yeni araçlarının veri edinimi ve manipülasyonu için getirdiği bilgi patlamasını deneyimledi; bunlara hava fotoğrafçılığı, uzak sensörler (kızılötesi ve uydu fotoğrafçılığı dahil) ve bilgisayar (kantitatif analiz ve haritalama için) dahildir. Coğrafi araştırmanın nicel yöntemi 1950’lerden beri çok fazla zemin kazandı, ABD’den Edward Ullman ve William Garrison ve Büyük Britanya’dan Peter Haggett önde gelen isimlerdir.
Coğrafya biliminin ilerlemesinde ve coğrafi kavramların gelişimine önemli katkılar Ferdinand von tarafından yapılmıştır. Bugün coğrafya, devlet kurumları tarafından ve dünyanın birçok üniversitesinde incelenmektedir. Araştırma, Kraliyet Coğrafya Topluluğu (1830, Büyük Britanya), Amerikan Coğrafya Topluluğu (1852, Amerika Birleşik Devletleri) ve Socit de Geographie (1821, Fransa) gibi tanınmış coğrafi kurumlar tarafından teşvik edilmektedir.
Coğrafyanın tarihsel gelişimi konusunda siz de bildiklerinizi aşağıdaki yorum kısmını kullanarak bizimle paylaşabilirsiniz.